İhtiyati haciz, bir başkasından para alacağı olan alacaklının vereceği bir dilekçe ile mahkeme kararı ile işbu alacağını garanti altına almaya çalışmasıdır. İhtiyati tedbirin aksine taşınır ya da taşınmaz mallar için değil de para alacakları için söz konusu olur. Eğer borçlunun alacaklıdan para kaçırma şüphesi varsa alacaklılar tarafından sıklıkla bu yola başvurulmaktadır.
İhtiyati Haciz Kararı Nasıl Alınır?
İhtiyati haciz kararı almak için borcun vadesi gelmiş olmalıdır. Ancak vadesi gelmeyen borçlarda da karar alınabilir. Bunun için borçlunun yerleşim yeri olmamalı ve kaçma şüphesi olmalıdır. İhtiyati haciz kararı alındıktan sonra borç, vadesi gelmiş gibi işlem görür. Yine alacağın bir rehin hakkına dayanmıyor olması da gereklidir. İhtiyati haciz kararı dilekçesi Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimliğine verilir.
İhtiyati haciz kararında yetkili mahkeme genel yetki kuralları çerçevesinde düzenlenmiştir.
İhtiyati haciz dilekçesinde borçlunun mal kaçırabileceği iddiası sağlam temellere dayandırılmalı ve kararın alınacağı mahkemede kanaat oluşturacak şekilde ortaya koyulmalıdır. Aksi halde talebin Mahkeme tarafından reddedilmesi söz konusu olabilir.
İhtiyati Hacizde Teminat Oranı
İhtiyati hacizde teminat oranı kararın istenildiği alacağın türünü göre değişebilmektedir. Örneğin ilamsız bir icra takibinde teminat oranı %15 olabilirken Kambiyo Senetlerine dayanan icra takibinde teminat oranı %10 seviyesine kadar inebiliyor. Ancak bu uygulama yargı yeri ve çevresindeki ihtiyati haciz kararı istenilen Mahkemenin uygulamasına göre değişkenlik gösterebilecektir. Teminatın asıl işlevi olası haksızlık durumunda ortaya çıkabilecek zararın kısmen de olsa karşılanmasıdır. Ancak unutulmamalıdır ki teminat kısmını aşan borçlu zararı için; borçlu ayrı bir taleple alacaklıya başvurabilir.
İhtiyati haciz kararı masrafı 2020 yılı için 600 TL civarındadır. Ancak dikkat edilmesi gerekir ki bu tutarın içinde teminat bulunmamaktadır. İlgili ücret talepte bulunulurken vezneye yatırılacak olan tutardır. Ayrıca Avukatlık ücreti de bu tutarın dışında yer almaktadır.
İhtiyati haciz kararı alındıktan sonra 10 gün içerisinde kararın alınmış olduğu Asliye Hukuk Mahkemesi ya da Asliye Ticaret Mahkemesinin çevresinde yer alan İcra Dairesinde başvurulması gerekir. Aksi halde ihtiyati haciz kararı düşecektir.
Başlatılan icra takibinin kesinleşmesinin ardından İcra Müdüründen alınacak derkenarın ardından teminat iade alınabilir.
İhtiyati Haciz Yargıtay Kararları
Borçlu vekili takip dayanağı ihtiyati haciz kararı ile ilamlı takip başlatılamayacağını, ihtiyati haciz kararının ilam veya ilam hükmünde belge olmadığını usul ve yasaya aykırı takibin iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, …. İcra Müdürlüğü’nün 2014/553 Esas sayılı dosyasında ilamlara özgü takip yolunun başlatıldığı, dayanak kararın ilam değil, ihtiyati haciz kararı olduğu, her ne kadar ilamlara özgü takip yapılmış ve dosyada mevcut hacizler özellikle tapu kayıtları üzerindeki hacizlerin ihtiyati değil, icrai haciz olduğu görülmüş olsa da, hacizlerin ihtiyati haciz hükmünde olduğu, bununla birlikte borçluya tebligatın 02/04/2014 tarihinde yapıldığı, tüm bu nedenler ile ihtiyati haciz kararı ilam hükmünde olmamasına rağmen ilamlara özgü takip yapılması nedeniyle şikayetin kısmen kabulü ile, icra emrinin iptaline karar verilmiş, hüküm borçlu vekilince temyiz edilmiştir.
… Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/14 D. İş sayılı dosyası ile verilen ihtiyati haciz kararı ile ilamlı takip başlatıldığı dayanak ihtiyati haciz kararının, ilam veya ilam hükmünde belgelerden olmadığı Mahkemenin de kabulündedir. O halde takibin iptaline karar verilmesi gerekir iken icra emrinin iptali ile yetinilmesi doğru değildir.
SONUÇ: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme hükmünün yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine,13.02.2017 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
KARAR : Davacı vekili, davalı tarafından müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak girişilen icra takibinde borcun icra dosyasına müvekkili tarafından ihtirazi kayıt ile ödendiğini, dava ve icra takibine konu bononun hamili olan davalının süresi içinde ödememe protestosu keşide etmediğinden bonoda lehtar ciranta olan müvekkiline karşı müracaat hakkını kaybettiğini, bunun yanısıra müvekkilinin bonodaki cirosunun daksil ile iptal ederek bononun keşidecisine iade ettiğini, ancak sonradan müvekkilinin isim-soyad ve imzası taklit edilerek müvekkiline atfen yeni bir ciro oluşturularak bononun tevadüle sokulduğunu, dolayısıyla bonodaki cironun müvekkiline ait olmadığını ileri sürerek icra dosyasına ödenen bedelin faizi ile birlikte davalıdan istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı hakkındaki takibin kesinleştiğini, ödememe protestosunun keşide edildiğini, davacının iddialarının kötü niyetli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme yapılan yargılama sonucunda, davaya konu bonolarda davacı lehtar ciranta adına atfen atılan imzaların davacının eli mahsulü olduğunun adli tıp raporu ile belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiş, Dairemizin 06/06/2016 gün 2014/86 E. – 2016/10204 K. sayılı ilamı ile “Dava, icra takibine konu bonolardaki lehtar ciranta imzasının sahteliği ve ödememe protestosu keşide edilmediğinden müracaat hakkının sona erdiği iddialarına dayalı istirdat istemine ilişkindir. Ne var ki, mahkemece davacının imza inkarı üzerinde durulduğu halde ödememe protestosunun bulunup bulunmadığı yönünden bir değerlendirilme yapılmamıştır. O halde mahkemece bu yön üzerinde durulup değerlendirilerek varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davalının davaya konu senetlerin protesto olduğuna dair belgeyi ibraz edemediği, protesto edilmemiş senetlerle davacı hakkında takip yapılamayacağı,hamilin cirantalara başvuru yapabilmesi için protestonun şart olduğu, davaya konu senetlerle ilgili son hamil olan davalının davacıya takip yapamayacağı ve senet bedelinin de tahsil edildiği gerekçesiyle davanın senet bedeli yönünden kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava icra takibi sebebiyle istirdat davası olup, davacı dava dilekçesinde ihtirazi kayıtla yatırdığı paranın ödeme tarihinden itibaren yasal faiziyle istirdatını istemiştir.Mahkemece dava kabul edilmiş, icra müdürlüğüne yatırılan paranın istirdatına karar verilmiş faiz hususunda ise karar verilmemiştir.Davacı hükmü faiz yönünden temyiz etmiştir.Menfi tespit sebebiyle istirdat davalarında istirdata karar verilmesi halinde ödeme tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekir.Faiz hususunda karar verilmemiş olması yerel mahkeme kararının bozulmasını gerektirmişse de bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yerel mahkeme kararının hüküm fıkrasının 1. bendinin “ 31.239.00 TL’nin ” bölümünden sonra gelmekle “ 11.12.2012 tarihi olan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ”ibaresinin eklenmesiyle hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle hüküm fıkrasının 1. bendinin “ 31.239.00 TL’nin ” bölümünden sonra gelmekle “ 11.12.2012 tarihi olan ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ”ibaresinin eklenmesiyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA, peşin harcın istenmesi halinde temyiz eden davacıya iadesine, 04/04/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Samsun İcra Avukatı Fatih ÖZDEMİR