Velayet Davası boşanma sürecindeki eşleri yakından ilgilendiren, doğurduğu hukuki sonuçlar sebebi ile de çok sık tartışılan bir dava türüdür. Özellikle müşterek çocuğun artık kimle yaşayacağının, gözetiminin kimde olacağının da tayin edildiği velayet kararı itiraz edilebilen, pek çok farklı etmene bağlı olan bir karardır. Bu nedenle boşanmadan sonra velayet davası açacak olan eşlerin süreci sağlam bir şekilde yürüterek olası hak kayıpları yaşamasını engellemek için velayet değişikliği davası için bir Samsun Boşanma Avukatı ile hareket edilmesi daha faydalı olacaktır.
Boşanmadan Velayet Davası Açılır mı?
Medeni Hukukun kişiyi yakından ilgilendiren konularından olan çocuğun velayeti kavram olarak şöyle açıklanabilir: bakım, gözetim ve idare yetkisi. Bu nedenle doğrudan boşanma davasına bağlı olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Eşlerden her biri; gerekli olduğunu düşündüğü hallerde boşanmadan velayet davası açılabilmesi için başvuruda bulunabilir.
Boşanma kararı verilmeden önce velayet davasını açabilmek için kanunda aranan yasal gerekçelerin varlığı hususunda Aile Mahkemesi hakimi ikna edilebilmelidir. İkna edici hallere, diğer eşin vefat etmesi ya da evlilik birliğinin sona ermesi gibi yasal sebepler dahil olacaktır. Zira evlilik birliği devam ettiği sürece çocuğun velayet hakkı eşlerden her ikisine de ait olacaktır.
Evlilik Dışı Çocuğun Durumu ve Velayet Devri
Evlilik dışı çocuğun velayeti annesine aittir. Yani evlilik dışı doğmuş olan ergin olmayan çocuk, anasının gözetimi altında kalacaktır. Eğer babanın öyle bir talebi var ise ana ile olan velayet bağını kesmeli, velayeti kendi üzerine alabilmelidir. Bunun hangi hallerde mümkün olacağı ise Medeni Kanun’da sayılmıştır.
Evlilik birliği dışında doğan çocuğun velayetinin anneden alınıp babaya verilebilmesi için ana küçük olmalı ya da kısıtlı olmalı ya da ölmüş olmalıdır. Eğer anneden velayet başka bir sebeple kaldırılmış ise de durum geçerli olacaktır. Böyle bir halde Aile Mahkemesi hakimi velayet altındaki çocuğun menfaatini de dikkate alarak bir vasi atanması yahut velayetin babaya verilmesi seçenekleri arasında bir seçip yapacaktır.
Üvey Çocuğun Velayeti ve Anlaşmalı Velayet
Hukukumuzda ve yaşantımızda mütemadiyen karşılaştığımız üvey çocuk kavramının velayet davalarında da karşımıza sıklıkla çıktığı görülür. Kanunda yer alan düzenlemeye göre eşlerden her biri ergin olmayan çocukları üzerinde velayet hakkına sahiptir. Eğer üvey çocuk evlilik birliğinde mevcutsa öz ebeveyn bu hakkı tek başına kullanacaktır. Öz anne ya da baba olmayan kimsenin ergin olmayan çocuk üzerinde doğrudan velayet hakkı bulunmamaktadır.
Ancak üvey anne ya da babanın velayet hakkı da bazı durumlarda söz konusu olabilir. Bu halden bahsedebilmek için zorunlu, gerekli bir halin mevcudiyeti aranır. Böyle bir durum mevcutsa üvey anne velayet hakkını ergin olmayan çocukta kullanabilecek, onu -çocuğun çıkarları doğrultusunda- temsil edebilme hakkına sahip olacaktır.
Velayetin Kaldırılması Sebepleri ve Velayetin Kaldırılması Davası
Anne ya da babanın ergin olmayan çocuk üzerindeki velayet hakkının kaldırılmasını talep etmesi üzerine Aile Mahkemelerinde bir velayetin kaldırılması davası açılabilir. Kanun koyucu TMK’da hangi hallerde velayetin kaldırılmasının gerektiğini açıkça düzenlemiştir. Buna göre:
- Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması,
- Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi,
Yukarıda sayılan iki halin dışında velayet kendisinde olan ebeveynin yeniden evlenmesi, ekonomik durumunun kötüleşmesi, işten çıkarılması gibi haller de velayetin kaldırılması sonucunu doğurabilir. Velayet hakkı kendisinden alınan eş bu kez nafaka yükümlülüğü altına da girecektir.
Yeniden Evlilik Sebebiyle Velayetin Kaldırılması Davası
Çocuğun velayeti kendisinde olan eşin daha sonra yeniden evlenmesi halinde velayet kendiliğinden kalkmaz. Ancak bu durum ayrı bir velayetin kaldırılması davasına konu edilebilir. Yargılamayı yapan Aile Mahkemesi hakimi çocuğun menfaati için velayetin değiştirilmesini uygun görürse yeniden evlenen eşin velayet hakkını kaldırarak velayeti diğer eşe verebilir.
Eğer diğer eşin de velayeti alabilecek durumda olmaması söz konusu olursa bu kez çocuğa bir vasi atanması söz konusu olur. Ancak diğer eş velayeti alabilecek yeterli sosyal ve ekonomik durumda olursa bu kez babanın ya da annenin evlenmesi ile velayetin değiştirilmesi mümkündür. Yine nişan, isteme, söz gibi evlilik hazırlığı yapılması da velayetin değiştirilmesine imkan tanıyacaktır.
Velayet Davaları Hakkında Yargıtay Kararları
Teyze ve Anneannenin Velayet Davası Açması
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Anne ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka biryerde bulunması veya benzeri sebeplerle görevini gereği gibi yerine getirilmemesi; ana ve babanın çocuklara yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklamaları halinde hakim velayet hakkını kaldırabilir (TMK.md.348). Küçüğün anne, babasının 29.06.1999 tarihinde boşandığı, velayetinin anneye verildiği, annenin 06.02.2009 tarihinde öldüğü, babanın açtığı dava sonucu 20.02.2009 tarihinde velayetin babaya verildiği, davacı teyzenin 13.01.2010 tarihinde velayetin kaldırılmasını istediği anlaşılmıştır. Toplanan delillerden davalı babanın velayet görevini gereği gibi yerine getirmediği, küçük Bora’ya yeterli ilgiyi göstermediği, küçüğe davacı teyze ve anneanne tarafından bakıldığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 348.madde şartları oluşmuştur. Mahkemece davacının davasının kabulüne karar verilip davalıda bulunan velayetin kaldırılmasına, vasi atanması hususunda Sulh Hukuk Mahkemesine ihbarda bulunulmasına karar vermek gerekirken, yazılı şekilde ret hükmü kurulması doğru olmamıştır.
Velayetin Kaldırılması Davası Nerede Açılır?
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 21. maddesi “Velayet altında bulunan çocuğun yerleşim yeri, ana ve babasının; ana ve babanın ortak yerleşim yeri yoksa çocuğun kendisine bırakıldığı ana veya babasının yerleşim yeridir. Diğer hallerde çocuğun oturma yeri, onun yerleşim yeri sayılır” hükmü taşımaktadır. Tarafların boşandıkları, boşanma kararının 12.4.2011 tarihinde kesinleştiği, müşterek çocukların velayetinin de davalı babaya verildiği anlaşılmaktadır. Davalı, süresi içinde yetki itirazında bulunmuş ve Aydın Aile Mahkemelerinin yetkili olduğunu bildirmiştir. Dosyaya alınan nüfus kaydında davalının yerleşim yeri adresinin “Aydın” olduğu görülmektedir. O halde Aydın Aile Mahkemelerinin yetkili bulunduğu gözetilerek yetkisizlik kararı verilecek yerde işin esasının incelenmesi doğru bulunmamıştır.