Cebir Suçu ve Cezası

01.11.2024
41
Cebir Suçu ve Cezası

Cebir suçu, yasada hürriyete karşı suçlar bölümünde kendine yer bulmaktadır. 5237 sayılı yasanın 108. maddesi aşağıdaki gibidir:

Bir şeyi yapması veya yapmaması ya da kendisinin yapmasına müsaade etmesi için bir kişiye karşı cebir kullanılması halinde, kasten yaralama suçundan verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılarak hükmolunur.

Madde gerekçesi ise:

Madde metninde cebir kullanma suçu tanımlanmıştır. Cebir kullanma suçu, aynı zamanda kasten yaralama suçunu oluşturmakta­dır. Ancak, kasten yaralama suçundan farklı olarak, bir şeyi yapması veya yapmaması ya da bir şeyin yapılmasına müsaade etmesi için kişiye karşı cebir tatbik edilmektedir.

Latince karşılığı “vis compulsiva” olan cebir, kişiye karşı fiziki güç kullanmak suretiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zecrî bir etki meydana getirilmesidir.

Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etki­siyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır. Cebir hâlinde kişi bir acı hissetmektedir ve bu acının etkisiyle belli bir davranışı gerçekleştirmeye zorlanmaktadır. Buna karşılık, tehdit hâlinde, kişi bir tecavüzün, kötülüğün ileride meydana geleceği bildirilerek korkutulmaktadır.

Bu düzenlemede, cebir kullanma suçuyla ilgili olarak öngörülen ceza, kasten yaralama suçundan dolayı verilecek cezanın belli bir oranda artırıl­masından ibarettir.

 

Cebir Suçunun Unsurları

5237 sayılı yasanın 108. maddesi ve cebir suçu hakkında detay içeren madde gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde suçun eylem gerektiren suçlardan biri olduğu görülmektedir.

 

Yasal tanımı uyarınca cebir suçunun maddi unsuru, bir şeyi yapmak veya yapmamak konusunda iradesini etkilemek için cebir kullanıması halidir.

 

Cebir suçunun manevi unsuru ise kasttır. Ceza yargılamamızda kast, bir suçu oluşturan eylemi ve bu eylem sonucunda ortaya çıkacak cezai durumu bilme halidir.

 

Bir kimsenin cebir suçu işlediği gerekçesiyle cezalandırılabilmesi için yargılamayı yapmakla görevli ve yetkili olan Asliye Ceza Mahkemesi hakiminin suçun yasadaki tanımında yer alan maddi unsurunun ve kast olarak da nitelendirilen manevi unsurunun birlikte bulunup bulunmadığını araştırması gerekir.

 

Cebir Suçunda Şikayet, Uzlaşma ve Zamanaşımı Süresi

 

Türk Ceza Kanunu’nun 108’nci maddesi incelendiğinde cebir suçu şikayete bağlı suçlardan biri değildir. Müşteki şikayetini geri çekmiş olsa dahi yargılama devam edecektir. Ayrıca savcılık makamı herhangi bir şikayet olmadan yalnızca bir ihbar durumunda dahi suçun soruşturmasını gerçekleştirebilir.

 

Cebir suçu her ne kadar şikayete bağlı bir suç değilse bile uzlaştırma hükümlerine tabidir. Adalet Bakanlığı Alternatif Çözümler Daire Başkanlığı tarafınca yayınlanan uzlaştırma kapsamında suçlar listesinde yer almaktadır. Soruşturma aşamasında Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı hem şüpheli hem de müşteki ile görüşme gerçekleştirerek uzlaştırma konusunda arabuluculuk yapar.

 

Ceza yargılamasında özel olarak ilave bir zamanaşımı süresi öngörülmemiş ise yargılamanın zamanaşımı süresi 8 yıldır. Bu zamanaşımı süresi cebir suçu için de geçerlidir.

 

Cebir Suçunun Cezası

 

Yasada kasten yaralama suçuyla birlikte cezası öngörülen cebir suçu için herhangi bir cezayı artıracak sebep de ileri sürülmemiştir. Ancak ceza miktarı için ifade edilen aralık nispeten geniştir. Kanunda yer alan tanımı uyarınca cebir suçu hapis cezası sınırlarını ifade edebilmek için öncelikle kasten yaralama suçunun cezasını hatırlatmak fayda vardır.

 

Türk Ceza Kanunu’nun 86’ncı maddesi uyarınca kasten yaralama suçu için temel hapis cezası bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır. Eğer kasten yaralama suçunun temel halinden bir ceza tayini yapılacak olursa bu sınır üçte birinden yarısına kadar oranda artış gösterir.

 

Maddenin devam eden fıkralarında ise suçun nitelikli halleri sayılmıştır. Eğer cebir esnasında bu haller de mevcutsa yine sınırlar belirtilen oranlarda artırılarak bir ceza tayini yapılacaktır.

 

Ancak önemle belirtmek gerekir ki cebir suçu, kasten yaralama suçunun cezayı artıran bir hali değildir. (Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2010/22538 Esas ve 2010/30495 Karar sayılı ilamı)

 

Ceza sınırının 2 yılın altında kalması durumunda sanık lehine Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması kararı verilebilir. Elbette bu haktan yararlanabilmek için mevzuatta HAGB kararı verilebilmesi için aranan diğer şartların da sağlanması zorunludur.

 

Cebir Suçu Hakkında Yargıtay Kararları

 

Haksız Eyleme Karşı Koymaması İçin Kişiyi Etkisiz Hale Getirmek

Tüm dosya kapsamına göre, sanıkların katılan …’ın kızı olan …yu kaçırmak amacıyla birlikte hareket ettikleri olayda, sanıkların sokakta yürümekte olan katılan ile kızının yanına sanık …’ın kullandığı araçla geldikleri, sanıkların planı çerçevesinde katılanın kendilerine engel olmaması için sanıklardan birinin katılan …’ı kollarından tutup başını öne doğru bastırmak suretiyle etkisiz hale getirmesi biçimindeki fiilinin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurlarını oluşturmayacağı anlaşılmakla birlikte, anılan fiilin;

 

TCK’nın 108. maddesinde düzenlenen cebir suçunu oluşturduğu, diğer sanıkların da bu suça iştirak ettikleri gözetilerek mahkumiyetlerine karar verilmesi yerine yazılı şekilde sanıkların beraatine karar verilmesi, Yasaya aykırı, katılan vekili ve sanıklar Ö…,….,…. müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.01.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Y8CD, – 12.01.2021)

 

Seni Bu Kızların Yanında Görmeyeceğim Demek

Dosya içeriğinden, sanığın birlikte okudukları okulun eğlencesine katıldığı mağdurlar … ve …’nın yanında gezmemesi amacıyla mağdur…’a yönelik “seni bu kızların yanında görmeyeceğim” dedikten sonra tokat atması şeklinde gerçekleşen olayda sanığın eylemlerinin TCK.nın 86/2 ve 108. maddelerinde yer alan cebir suçunu oluşturacağı gözetilmeyerek basit yaralama ve sair tehdit suçlarından iki ayrı hüküm kurulması; Kanuna aykırı, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin ceza miktarı itibarı ile kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321 ve 326. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 01.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Y14CD, – 01.10.2012)

 

Haczi Kaldırması İçin Avukatı Yaralamak

Sanığın, aleyhine icra takibi yapan müşteki avukatı taşınmazları üzerindeki haczi kaldırmasını talep ettiği müşteki avukatın bu hususu kabul etmemesi nedeniyle müştekiyi buna zorlamak için yaraladığı, eylemin 5237 sayılı TCK’nin 108/1.maddesindeki cebir suçunu oluşturduğu ve söz konusu madde uygulanarak cezanın artırılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde eksik ceza tayini, Bozmayı gerektirmiş, sanığın ve o yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 07.07.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi. (Y3CD, – 07.07.2015)

 

Bir Yere Gelmekten Yasaklamak

Sanığın, bir alışveriş ihtilafından çıkan tartışma sırasında, katılanın boğazını tutarak “bana bak kendi arazinden bir metre dışarı çıkmayacaksın, bir daha buralara yanaşmayacaksın, bir daha burada hayvan otlatmayacaksın” demesi şeklinde gerçekleştiği kabul edilen eyleminin, TCK’nın 108/1. maddesinde belirtilen cebir suçunu oluşturduğu gözetilmeden, nitelendirmede yanılgıya düşülerek tehdit suçundan mahkumiyet hükmü kurulması, 2-03.11.2010 tarihli duruşmada dinlenilen tanık M.. F..’un anlatımından sonra, duruşmada hazır bulunan sanık ve katılana diyeceklerinin sorulmaması ve aynı şekilde son celsede hazır bulunan sanığa “son sözü sorulmadan” hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanık A.. Ç..’ın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.03.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Y4CD, – 05.03.2015)

 

Mağduru Şikayetinden Vazgeçirmek

Mağdurenin aşamalardaki beyanları, sanık ile mağdure arasındaki husumetin bulunduğuna dair Ankara 21. Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/758-2010/737 sayılı ilamı ve tüm dosya kapsamına göre; olay günü mağdurenin arkasından yaklaşıp mağdurenin ağzını kapatarak boynunu sıkıp “forsun indi mi? o küçük beynine sok, benimle uğraşma, savcılığa verdiğin o dilekçeyi hemen geri al fahişe, şerefsizin çocuğu” şeklindeki eylemlerinin ayrıca hakaret suçunu oluşturduğu gözetilip bu suçtan mahkûmiyeti yerine, beraatine karar verilmesi,

 

Sanığın, mağdurenin şikâyet dilekçesini geri almasını sağlamak için ona karşı cebir uyguladığının anlaşılması karşısında, sanığın TCK.nın 108. maddesi kapsamında cebir suçundan mahkûmiyeti yerine, kasten yaralama suçundan mahkûmiyetine hükmedilmesi, Kanuna aykırı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek CMUK.nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 12.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Y14CD, – 12.09.2013)

 

İşyerini Kapatmaya Zorlamak

Katılanın iddiaları, özellikle olayı bizzat gören tanıklar N.. K.., B.. G.., A.. Y.. ve M.. K..’nin aşamalardaki anlatımları, katılana ait doktor raporu bir arada değerlendirildiğinde, oluşa ve dosya içeriğine göre; olay günü, sanığın, yanında iki kişiyle birlikte, katılan M.. K..’ın, … adresindeki, K.. İnternet Kafe isimli iş yerine geldiği, katılana ana – avrat sinkaflı küfürler edip, işyerindeki müşterileri dışarı çıkartarak, eliyle katılanın yüzüne ve başına birkaç kez vurduğu, bu sırada sanıkların ellerinde sopa ve levye olduğu, katılanın oturduğu masaya ve üzerindeki bilgisayar ile kapıya vurdukları, katılana küfür etmeye devam ederek “bir daha burayı açmayacaksın, açarsan yine böyle gelir, dağıtırız, 10 gün içerisinde bu dükkanı kapatacaksın” diye tehdit ederek,

 

Geldikleri araca binip, işyerinden ayrıldıkları anlaşılıp, kabul edilmesi karşısında; sanığın eyleminin bir bütün halinde 5237 sayılı TCK’nın 117/1, 119/1-a,c madde ve fıkralarında düzenlenen “silahla, birden fazla kişiyle, iş ve çalışma özgürlüğünü ihlal” suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde TCK’nın 108/1. maddesindeki “cebir” suçu yollaması ile kasten yaralama ve birden fazla kişi ile birlikte tehdit suçlarından mahkumiyetine karar verilmesi. (Y6CD, – 18.11.2015)

Ziyaretçi Yorumları

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.