Tehdit suçu 5237 sayılı Kanun’da Hürriyete Karşı suçlar başlığı altında düzenlemiştir. Gerçekten de kişi özgürlüğünü engellemeye yönelik bir suç olan tehdit etme eylemi ceza kanununun 106. Maddesinde ele alınmıştır. Yer alan ifadeye göre bir başkasını veya o kişinin yakınlarını can veya mal güvenliği ile korkutma eylemi Tehdit Suçunu oluşturur. Yine kişinin kendisinin ya da yakınlarının cinsel dokunulmazlığının ihlal edileceği söylemi de tehdit fiilinin varlığına sebebiyet verir.
Tehdit eyleminin belli bir kişinin karar verme ve hareket etme özgürlüğüne yönelmelidir. Belli bir kişiyi hedef almayan söz ve davranışlar tehdit suçunu oluşturmaz. Bu kapsamda tüzel kişilere yönelik eylemler de tehdit suçunu oluşturmaz.
Tehdit, failin iradesine bağlı gelecekte meydana getirilmesi hedeflenen kötülüktür. Eğer geçmişe yönelik hedeflenen bir tehdit daha sonra dile getirilmiş ise ortada bir tehdit yoktur. Tehdit, TCK’nın 106’ncı maddesinin 1’inci fıkrasında iki şekilde yaptırıma bağlanmıştır.
- Mağdurun hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit edilmesi ilk yaptırım halidir.
- İkinci yaptırım hali ise, kişinin mağduru malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit etmesidir.
Tehdit suçunun meydana gelmesi için soyut tehlike doğurmaya elverişli eylemin hangi vasıtayla olursa olsun (sözle, mektupla, işaretle vb.) karşı tarafa ulaşması gerekir. Tehdit suçunda önemli olan kullanılan vasıta değil, mağdurun kötülüğe maruz kalacağını bilmesidir.
Sözle, yazıyla veya işaretle gerçekleştirilen tehdit eyleminin mağdurun iç huzurunu bozmaya, korku ve endişe meydana getirmeye elverişli olması gerekir. Elverişli olması suçun gerçekleşmesi bakımından yeterlidir. Ayrıca eylem neticesinde mağdurun sübjektif olarak iç huzurunun bozulması, korku ve endişe meydana getirmesi aranmaz. Bu aranan tehditin mağdurun iç huzurunu bozmaya mağdurda korku uyandırmaya elverişli olması yeterlidir.
Tehdit Suçunun Unsurları
Tehdit suçu manevi unsuru kasttır. Kast kelimesi hukuk sistemimizde suçun yasal tanımındaki unsurlarının bilerek ve istenerek işlenmesini ifade eder. (Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2015/1964 E. ve 2019/7771 K. sayılı ilamı) Bu açıklama ışığında tehdit suçunun manevi unsurunun gerçekleşmesi için herhangi bir tasarlama veya saik aramadığını söylemek gerekir.
Suçun maddi unsuru ise harekettir. Bu hareket, suçun yasal tanımında yer alan davranışların işlenmesidir. Tehdit suçu maddi unsuru “bir başkasını ya da onun yakınlarını başlarına bir hal geleceği ile korkutmak” eylemidir.
Suçun maddi ve manevi unsurlarının birlikte meydana gelmesi gerekir. Aksi halde yargılanan şüpheli veya sanığın cezalandırılmasına karar vermek mümkün olmaz. Bu nedenle de yargılamaya bakan Asliye Ceza Mahkemesi hakimi bu hususta detaylı bir araştırma yapmalıdır.
Tehdit Suçunun Cezası
Tehdit suçunun cezası Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde ifade edilmektedir. Madde metninde yer alan açıklama uyarınca suçun basit halinin cezası aşağıdaki gibidir:
Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Tehdit suçunun cezasını ağırlaştıracak hal ve durumlar ise 106/2 fıkrasında açıklanmıştır. Yasada yer alan açıklamaya göre tehditin;
- Silahla,
- Kendini gizleyerek, imzasız mektupla,
- Birden fazla kişi tarafından,
- Suç örgütlerinden yararlanarak
İşlenmesi durumlarında bu kez tehdit suçu cezası iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası olmaktadır. Ayrıca tehdit amacıyla kasten öldürme, yarlama ya da mal varlığına zarar verme suçları işlenirse bu kez sanığın ayrıca bu suçlardan cezalandırılmasına da karar verilebilir.
Bir Kimseyi Yokluğunda Tehdit Etmek
Tehdit suçu kişinin yokluğunda yani gıyapta, ona iletilmek üzere ya da iletileceğini bilerek eylemin işlenebileceği de kabul edilmektedir. Ancak, bir kimsenin yokluğunda tehdit edilmesi halinde, tehditin gerçekleştirilmesi sırasındaki araç ve hareket biçimi de mağdur kişiye aktarılacağından ve iletileceğinden emin olmak gerekir.
Mağdur eylem sırasında orada faille yüzyüze bulunmasa bile, silahla öldürmeye ya da ölümle tehdide gelen kişinin, hazır bulunan üçüncü kişiye söylediği sözler ya da silahla gerçekleştirdiği davranışlar, failin hareket ve söylemleri aynen kendisine iletildiğinde, ileride gerçekleştirilmesi veya oluşması muhtemel zarara ilişkin tehlike olgusu mağdurun zihninde oluşacak ve tehdit eyleminde araç olarak kullanılan silah, mağdurda oluşacak korkuyu objektif olarak arttıracağından TCK’nın 106/2. fıkrasının da sözkonusu eyleme uygulanması gerekecektir.
Yine, 106/2. maddede öngörülen birden fazla kişi ile tehdit eyleminde, mağduru bir kaç kişinin gelip yokluğunda ölümle ya da bir başka şekilde ağır bir zarara uğrayacağından bahisle tehdit ettiğinin eyleme muhatap olan üçüncü kişi tarafından mağdura söylenmesi durumunda, mağdur olay anında orada bulunmasa bile, birden fazla kişinin birlikte kendisinin bir zarar uğratmak için araması nedeniyle kendisinde oluşacak objektif korkunun, failler hakkında, nitelikli tehdit suçuna ilişkin hükmün uygulanması gerektireceği açıktır.
Bunun gibi, “var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak” işlenen tehdit eylemlerinde de, örgüt üyelerinden birinin, bizzat mağdur ile muhatap olması değil, yokluğunda dahi olsa kendisine iletilmek üzere bırakılan mesaj veya üçüncü kişiye yapılacak iletilerin nitelikli tehdit suçunun vasfını değiştirmeyeceği ve 106/2. madde hükmünün fail ya da failler hakkında uygulanması gerektiğinin izahına gerek bulunmamaktadır.
106/2. maddenin uygulanmasında asıl olan, silahın mevcudiyeti vasıtasıyla tehdit eyleminin yüze karşı işlenmesi değil, silah vasıtasıyla yokluğunda kullanılmış olsa bile mağdurda oluşacak korkunun kuvvetlendirilmesidir. Muhatabın olay yerinde bulunmaması, söylem ya da tehdit içeren davranışların orada bulunanlar tarafından kendisine iletilmesine engel değildir ve silahla tehdit fıkrası uygulamasının, eylemin yüze karşı gerçekleştirilmesi gerektiği gibi bir koşula bağlanmasının da yasal dayanağı bulunmamaktadır.
Telefonda Tehdit Etmek
Kişiye telefonda kendisinin tüfekle ya da tabancayla öldürüleceğinden söz edilmesi halinde silah henüz araç olarak kullanılmamış olması dolayısıyla fail 106/2. madde hükmü uyarınca cezalandırılmayacak ise de, silahla mağdurun bulunduğu yere gidilip orada bulunmaması nedeniyle yüze karşı gerçekleştirilemeyen tehdit fiilinin ve zarar verilmek üzere icraya başlanılan hareketlerin tehlikesinin ciddiyeti ve mağdurda oluşturacağı korkunun, yüze karşı işlenenden zaman zaman daha hafif nitelikte olacağında kuşku yok ise de, bu farklılık 106/ 2. fıkra hükmünün uygulanmamasını gerektirecek boyutta değildir.
Belki bu durum eylemin işleniş biçimine göre cezanın teşdit ya da tahfif sebebi olarak kabul edilebilecektir. Bu nedenlerle mağdurun yokluğunda dahi olsa kendisine karşı gerçekleştirilmesi düşünülen saldırının ağırlığı ve ciddiyeti konusunda daha yoğun bir korku oluşturacağının kabulü gerekir.
Sözlü Tehdidin Cezası Nedir?
Bir kimseyi kendi canıyla, malıyla ya da cinsel dokunulmazlığı ile tehdit eden kimse bu eylemi ister sözle ister yazıyla işlemiş olsun söz konusu suç oluşacaktır. Kanun koyucu kişinin yalnız mal varlığı ile tehdit edilmesi durumunda suçun şikayete bağlı olduğunu ve en fazla altı ay hapis cezası verilebileceğini öngörmüştür. Hatta sözlü tehdit sadece mal varlığı ile sınırlı kalmış ise doğrudan yalnızca adli para cezasına da hükmedilebilir.
Sözlü tehdidin cezası kanunda altı aydan iki yıla kadardır. Ancak bu sınır suçun basit halleri için söz konusudur. 106. Maddenin ikinci maddesinde yer alan Nitelikli Tehdit söz konusu olursa cezanın alt sınırı iki yıla üst sınırı ise beş yıla yükselir.
Silahla Tehdit Suçu
5237 sayılı TCK’nun 106. maddesinin gerekçesinde de;
Maddenin ikinci fıkrasında tehdidin daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri gösterilmiştir. Bu hâller, tehdidin kapsadığı korkutma gücünün ciddîliği ve yoğunluğu hususunda mağdurda ciddî kaygılar meydana getirmeye elverişli durumlardır. Tehdit silâhla icra olunursa bunun ciddîliği hususunda bir korkunun meydana gelmesi çok daha kolay olur. Aynı suretle kendisini tanınmayacak bir hâle getiren kişinin veya bir kaç kişinin birlikte olarak tehdit icra etmeleri hâlinde meydana gelen korku çok yoğun olur.
Şeklinde açıklamalara yer verilmiştir. Tehdit suçunun nitelikli hallerinden biri de silahla tehdit suçudur. Kanun koyucu mağdur üzerinde yaratılan korku durumunun silah kullanılarak yaratılması halini suçun basit halinden daha ağır bir cezaya tabi tutmuştur. Türk Ceza Hukuku uyarınca hangi araçların silah olarak kabul edildiğini ise başka bir makalemizde ele alacağız.
Tehdit Suçunda Şikayet ve Uzlaştırma
2016 yılında yapılan düzenleme ile tehdit suçu uzlaştırma hükümleri kapsamına alınmıştır. Ancak Yani ekseriyetle soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısı tarafları bir uzlaştırma bürosuna yönlendirerek dava açılmasına gerek olmadan sulhu sağlamayı hedefler. Eğer bu şart gerçekleşmeden sanık aleyhinde İddianame düzenlenecek olursa sunulan mahkeme tarafından iade edilecektir. Dava aşamasında da taraflar ilgili mahkeme hakimi tarafından uzlaştırma yoluna gönderilebilir.
Tarafların soruşturma aşamasında savcının yönlendirdiği uzlaştırma bürosunda anlaşmaları halinde savcı tarafından kovuşturulmaya yer olmadığı kararı verilmelidir. Bu durumda tehdit cezası ortadan kalkar, şüpheli hakkında kamu davası açılmadan sorun ortadan kalkar. Elbette tarafların uzlaşmaları için mağdurun uğradığı maddi ya da manevi zarar şüpheli tarafından giderilmiş olmalıdır.
Tehdit suçu uzlaştırma hükümlerine tabi olmasına karşın tamamen şikayete bağlı bir suç değildir. Bu nedenle yargılama sırasında mağdurun şikayetinden vazgeçmesi davanın seyrini etkilemez. Ancak mağdurun mal varlığına karşı tehdit edilmesi durumunda suçun yargılaması şikayete bağlıdır.
Tehdit ve Yağma Suçu
Tehdit suçunu düzenleyen TCK 106. maddesi ve Yağma suçunu düzenleyen TCK148/1 maddesi birlikte değerlendirildiğinde görülecektir ki her iki maddedeki tehdit suçunun oluşumu şartları tek tek sayılmıştır. TCK 106/1. maddelerinin giriş kısımı yağma suçunda tehdidi düzenleyen TCK 148/1. maddesine de büyük ölçüde alınmıştır. Ancak tamamı alınmamıştır. Sadece TCK 106/1. fıkranın 1. cümlesinin tamamı, 2. cümlesinin ise başlangıç kısmı alınmıştır.
Tehdit suçunun şikayette bağlı olmayan 106/1. fıkrası 1. cümlesi “… Hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığınına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden…. tehdit eden kişi” cümlesi yağmada tehdit kısmını düzenleyen TCK 148/1. maddeye aynen aktarılmıştır. Buna karşın TCK 106/1. fıkrası 2. cümlede düzenlenen ve takibi şikayete bağlı olan ve iki ayrı eylem, iki ayrı seçimlik hareketle işlenebilen halin sadece 1. cümlesini “… Malvarlığı itibariyle büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek” ibaresini TCK 148/1. maddesi taşırken “… veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit eden… “ kısmını dahil etmemiştir.
Yani Yağma suçunu düzenlenmesi sırasında kanun koyucu “Tehdit veya cebir diyerek doğrudan atıfta bulunmak yerine hangi tehdit hallerinin yağmanın oluşumunda etkili olacağını tek tek saymış buna karşın yaralamada, yaralama yerine “Cebir” diyerek 148/3 de “Herhangi bir vasıta ile kendisini bilemeyecek ve savunamayacak hale getirilmesi de yağma suçunda cebir sayılır…” diyerek tanım yapmış yaralama tabirini genişletmiştir.
Herhangi bir vasıta ile mağdurun ruhen ve bedenen kendisini savunmayacak hale getirilmesini yaralamanın ötesinde cebir olarak kabul etmiştir. Ve yağmanın oluşmasında seçimlik unsurlardan biri olarak düzenlenmiştir. Buna mukabil tehditte ise hangi hallerin yağmada tehdit oluşturacağını tek tek saymıştır. Tabiri caizse kanun koyucu tehdit kullanarak yağma suçunu işlemede her türlü tehdidi değil, belli bir ağırlığa, belli bir korkutuculuğa sahip tehditle suçun oluşacağını düzenlemiş TCK106/1. son cümlesindeki sair tehdidi kapsamın dışında bırakılmıştır.
Kasten Yaralama, Kasten Öldürme Suçları ve Tehdit
Kanun koyucu maddenin 3. Fıkrasında ayrı bir düzenlemeye yer vermiştir. Buna göre kasten öldürme, kasten yaralama ve mala zarar verme suçlarının yanında mağdur tehdit de edilmiş ise her suçtan ayrı ayrı ceza verilir. Ceza miktarı tayin edilirken zincirleme suç hükümlerinin uygulanması da söz konusu olabilir.
Sanığın, ayakkabısını müştekiye doğru fırlattığı esnada “ yaşadığın her anın tadını çıkar, sana o günleri aratacağım, yapan sana iyi yapmamış” dediğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında. TCK’nın 106/3. maddesi de gözetilerek, sanığın tehdit sözünü yaralamaya teşebbüs ettiği sırada mı, yoksa daha sonra mı söyleyip söylemediği kesin olarak tespit edilerek sanığın eylemlerinin bütünüyle silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığı tartışılmadan. Eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçe ile tehdit ve silahla kasten yaralamaya teşebbüs suçlarından ayrı ayrı hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
Tehdit Suçu Hakkında Yargıtay Kararları
Kurusıkı Tabancayla Tehdit
Sanıktan ele geçen kurusıkı tabancaya ilişkin Kriminal Polis Laboratuvarının raporunda, namlu içerisinde ve ortasında boşluk bulunan gaz ayırıcı parçası gibi teknik özelliklerinde sonradan değişlik yapıldığını gösterir nitelikte herhangi bir bulgu ve emarenin olduğuna ilişkin tespit olmaması, namlusu içerisinde gaz ayırıcı parçası bulunsa da, bu gaz ayırıcı parçasının el yardımı veya tornavida marifetiyle kolaylıkla çıkartılıp özel nitelikte imal edilen ateşli silah fişleklerini atabilecek hale dönüştürülebileceğinin belirtilmesi, sanıkta tadil edilmiş bilyeli mermi ele geçirilememiş olması karşısında, sanığın aşamalarda suça konu silahın kurusıkı tabanca olduğuna ilişkin savunmasının aksine ele geçen tabancanın vasıflarını bilerek bulundurduğuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı halde, sanığın beraati yerine yetersiz gerekçelerle mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Mağdurun Şikayetinden Vazgeçmesi
TCK’nın 106/1-2. Fıkrasında düzenlenen sair tehdit kapsamında kaldığının kabul edilmesi halinde ise; müştekinin sanıktan şikayetçi olmadığını beyan etmesi karşısında, kovuşturulması şikayete bağlı olan sair tehdit suçu yönünden, TCK’nın 73/4. maddesi uyarınca sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi bozmayı gerektirmiştir.
Silahla Tehdit
Sanığın 16.07.2011 tarihinde mağdurlar … ve …’ye karşı silahla tehdit eyleminden sonra, 24.07.2011 tarihinde bu kez mağdur …’yi silahla tehdit etmek suretiyle mağdurlara yönelik birden fazla ve farklı zamanlarda silahla tehditte bulunma eylemlerinin, aynı kast altında tek bir silahla tehdit eylemi olarak kabul edilerek, TCK’nın 106/2-a maddesi uyarınca hükmolunan temel ceza, zincirleme suç hükümleri gereği TCK’nın 43/2. maddesi gereğince artırıldıktan sonra,
Yine temel ceza üzerinden TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca artırım yapılarak bulunacak miktarın önceki cezaya ilavesiyle sonuç cezanın saptanması gerektiği düşünülmeden, sanık hakkında ayrı ayrı mahkumiyet hükümleri kurularak fazla ceza tayini, Kanuna aykırı ve sanık …’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 13/01/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Y4CD,-13.01.2020)
Silahla Tehdit Suçunun Şartları
Tehdit suçunun nitelikli hali olan silahla tehdidin kabulü için; silahın, tehdit suçunda bizzat mağdura yönelik olarak görüp hissedebileceği ve mağdurun üzerindeki etkisini artıracak biçimde teşhiri veya kullanılmasının yanında, mağdurun evi, arabası gibi daimi kullanımında olan eşyalarında hasar, iz, emare gibi belirtiler oluşturacak ve bu suretle tehdidin mağdurun üzerinde meydana getirdiği korkunun etkisini artıracak tarzda kullanılması gerekir. (Y4CD,-09.02.2016)
Mağdura Seni Öldüreceğim Demek
Sanığın katılana yönelik silahla tehdit eyleminden yaklaşık 14 saat önce müştekiye yönelik ”sizi öldüreceğim, çocukları kaçıracağım, bak ben o çocuklara neler yapacağım” şeklinde tehdit ettiğinin iddia ve kabul edilmesi karşısında, sanığın bu eyleminin TCK’nın 106/1. maddesinin 1. cümlesinde tanımlanan tehdit suçunun oluştuğu anlaşıldığından, sanığın, mağdura yönelik 11/08/2014 tarihindeki tehdit suçundan uzlaşmanın gerçekleşmesi durumunda sanık hakkında TCK’nın 43/1 maddesinin uygulanamayacağının gözetilmesi zorunluluğu. (Y4CD,-12.10.2020)
Tehdit Suçunda Tanık Delili
Katılanların, şikayet dilekçelerinde sanık.. tehdit ettiğinden bahsetmemeleri, tanık ..’nın, soruşturma ifadesinde sanık ..’un elinde bıçak olduğunu söylemesine karşın tehdit ettiğinden söz etmemesi, duruşma anlatımında ise ..“inin aşağıya sizi öldüreceğiz” şeklinde tehdit içeren söz söylediğinde elinde bıçak olduğundan bahsetmemesi, buna karşın tanık .. ile katılanların, sanıkların her ikisinin de ellerinde bıçak olduğunu ve öldürmekle tehdit ettiklerini ileri sürmesi karşısında;
Anlatımlar arasındaki çelişkilerin giderilmeye çalışılması, giderilmediği takdirde hangi gerekçe ile hangi anlatıma üstünlük tanındığı açıklanmadan, sanıkların birlikte tehdit suçunu işledikleri ileri sürüldüğü halde, TCK’nın 106/2-c maddesinin uygulanıp uygulanmayacağı da değerlendirilmeden yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle sanık ..’nun tehdit suçundan beraatine karar verilmesi,
Sanıkların, olaydan önce katılanların hakaretlerine maruz kaldıklarını ifade etmeleri, tanık ….’ın da bu anlatımı doğrulaması karşısında, her ne kadar bu iddialarla ilgili kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş ve bu karar kesinleşmiş ise de, iddiaların tehdit suçunda TCK’nın 29, hakaret suçlarında ise 129/3. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
Sanığın sadece katılan …’e hakaret ve tehdit ettiği iddiasıyla dava açılmasına karşın, diğer katılanlara da hakaret ve tehdit ettiği kabul edilerek CMK’nın 225/1. maddesine aykırı şekilde TCK’nın 43/2 maddesi ile cezalarda artırım yapılması, Kanuna aykırı, sanıklar … ve … müdafii ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 23/03/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Y4CD,-23.03.2015)